Çınar Altı Çaycısı

Garcia Mezarında Ağladı Be Anne..

Posted in Şöyle Böyle by krasotkin on 16/01/2009

İdefix.com’un geçtiğimiz sene yaptığı ve şahsımı ihya eden kitap kampanyası ile, Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in bütün eserlerinin bulunduğu sete çok uygun fiyata sahip oldum.

Öncesinde tek bir kitabını bile okumadığım yazarın setine sahip olmamla, başta Yüzyıllık Yalnızlık ve Kolera Günlerine Aşk olmak üzere Latin Amerika Edebiyatı’nın ve Marquez’in o büyülü atmosferinde kendimi kaybettim. O güne değin hiçbir yazdığını okumadığıma hayıflandım. Hatta büyülü gerçekçilik akımının belki de en güçlü izlerini taşıyan ve Latin Amerika’nın gelmiş geçmiş en büyük romanı olarak gösterilen Yüzyıllık Yalnızlığı çoktan başucu eserlerim arasına koydum bile.

Anlayacağınız her şey çok güzel gidiyordu. Ta ki annem kitap okuduğum odaya gelip, “Gabriil Garşii, kalk gidek çarşii” ve “Gabriil Garşiyi Marküüüz” gibi garip sesler çıkartıp bana hayatın anlamını ve varoluşumu yeniden sorgulatana kadar… O an elimde yazarın otobiyografik eseri “Anlatmak İçin Yaşamak” vardı. Annemden sonra artık yok. Kitap ayracını bile yerleştirmeyi düşünmeden kitabı kapattım ve okunmuş, okunmamış diğer kitapların bulunduğu kutuya yerleştirdim. Ne yapacağımı, Garcia’yı bıraktığım yerden nasıl devam edeceğimi bilemiyorum. O saniye yaşadığım travmanın etkisinden halen çıkamadım. Geceleri yatmadan önce ağlıyorum, duygusalım yani şu aralar. Ermeni soykırımı denilince ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz, annem Garcia’ya tekerleme yazıp söyleyince sesiniz çıkmıyor. Desteğinize ihtiyacım var, güzel kızlar beni teskin etsinler. Bye.

Bir Yanıt

Subscribe to comments with RSS.

  1. esulak said, on 26/02/2009 at 8:11 am

    ahahha süpermişşş:))

    he bi de bana çemçük ağızlı deyince kimsenin kılı kıpırdamıyo garşiii marküüze tekerleme saydırınca nie kıpırdasınlarr dokunma kimseye şişştt

    Beğen


Yorum bırakın